Bütün insanlar ırk, din,
cinsiyet, zenginlik farkı gözetilmeksizin eşit haklara sahiptir.
Ancak haklarımızı kullanırken eşit imkânlara sahip
olamayabiliriz. Bu durum bazen kişinin sahip olduğu
bireysel özelliklerden (bedensel, duygusal ve zihinsel)
bazen de içinde yaşadığı çevre koşullarından (sosyal, ekonomik
ve kültürel) kaynaklanabilir. Bunu ortadan kaldırmak için
toplumsal ve yasal düzenlemeler yapılır. Herkesin yasaların
verdiği haklardan yararlanması, adaletin sağlanmasıyla mümkün
olur. Kadınların çalışma hayatına katılımını arttırmak, çocuk
ve yaşlıları koruyucu özel yasalar
çıkarmak adaleti sağlamaya yönelik uygulamalardır.
Haklıyla haksızı ayırt etmeye ve herkese hakkı olanı
vermeye adalet denir. Bedensel ve düşünsel farklılıkları
ne olursa olsun, bütün insanlar arasında toplumsal ve
siyasal haklar bakımından hiçbir ayrım bulunmaması durumuna
eşitlik denir.
Adaletin en önemli ilkelerinden biri eşitliktir. Adalet olmadığında
eşit haklara sahip olmamızın bir anlamı yoktur. Adaletin gerçekleşmesi
için bireysel özelliklerimizin ve yeteneklerimizin
dikkate alınması gerekir.
Eşitlik
Kanunlar karşısında bütün insanlar eşittir. Bir
suç işlendiğinde hiç kimseye özrüne, dinine,
cinsiyetine, zenginliğine bakılmaz. Kimseye
ayrıcalık tanınmaz.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10.
maddesine göre: Herkes dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din,
mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Toplumda
eşitlik yasalar ve kurallarla sağlanıp güvence
altına alınır. Kadınlar ve erkekler eşit haklara
sahiptir.
Adalet
Bir toplumda haksızlığın önlenebilmesinin koşulu
eşitliğin ve adaletin sağlanmasıdır. Bu nedenle
hem bireyler hem de yasalar adil olmalıdır.
Böylece toplumsal düzen adil olur. Adil bir
toplumda birlikte yaşama arzusu güçlenir, birlik
ve beraberlik sağlanır.
Adalet ve eşitliğin sağlanmadığı toplumlarda
insan hak ve özgürlükleri çiğnenir ve düzen
bozulur. Bu nedenle birey olarak hem
kendimize adil davranılmasını gözetmeli hem de
diğer insanlara karşı adil davranmalıyız.
Adil Davranılmazsa
Doğru ile yanlışın, haklı ile haksızın ayırt
edilmesini bekleriz. Eğer adalet sağlanamaz ve
eşitsizlik giderilmezse kendimizi güvende
hissetmeyiz. Güvensizlik duygusu, yaşadığımız
toplumla bütünleşmemizi ve kendimizi
yaşadığımız topluma ait hissetmemizi engeller.
Bu durumda toplumla aramızdaki bağ zedelenir
ve mutsuz oluruz.
Adaletin sağlandığı bir toplumda yaşayan
insanlar, yaşadıkları toplumun bir parçası
olmaktan mutludurlar. Kendilerini yaşadıkları
topluma ait, güvende ve mutlu hissederler.