Üzerinde bitki, hayvan ve tüm canlıların yaşasığı, kayaç ve topraktan oluşan, Dünya’nın en üst tabakasına yer kabuğu ya da taş küre denir. Yer kabuğu Dünya'nın gözlemlenebilen kısmıdır. Eğer Dünya'yı bir elma gibi düşünecek olursak, elmanın en ince tabakası olan kabuk kısmını, Dünya'nın en üst tabakası olan Yer Kabuğu'na, benzetebiliriz. Yer kabuğu denizlerin altında da devam eder. Denizlerin altında 5-10 km, yüksek dağların olduğu yerde kalınlığı 35-40 km kadar olabilir.
Yapısında mineral bulunduran kaya,
taş, çakıl ve kumlara kayaç denir.
Yeryüzünün üst kısmında bulunan
kayaçlar (kaya, taş, çakıl, kum) ısı, rüzgâr,
su, canlıların hareketleri nedeniyle sürekli
parçalanmaktadır. Bu parçalanmalar
milyonlarca yıl sürmektedir.
Büyük parçalara kaya,
daha küçüğüne taş ve en küçüklerine çakıl ve
kum deriz. Kaya, taş, çakıl, kum, toprak
hepsi birer kayaçtır.
Kayaçlar dünyamızın iç katmanları olan
magma (ateş küre) ve çekirdekteki (ağır
küre) sıcak maddelerin yer kabuğuna doğru
çıkması ve soğuyup sertleşmesiyle oluşur.
Yer kabuğuna çıkan kayaçlar zamanla
ufalanıp parçalanırlar.
Sürekli değişen sıcak ve soğuk hava değeri
kayaçların çatlamasına ve ufalanmasına neden olur.
Akarsular, deniz, yağmur ve dolu gibi
sular şiddetiyle, içindeki tuz gibi mineraller
sayesinde kayaçları aşındırır.
Bitki kökleri ilerleyebilmek için
kayaçları parçalar. Hayvanlar yuva yapmak
için kayaçları parçalarlar. İnsanlar da
inşaat, maden çalışmaları, tarla işleri gibi
faaliyetlerle kayaçların parçalanmasına
neden olur.
Rüzgarlarda kayaçları aşındırır. Tüm
bu süreçler kayaçların aşınarak parçalanmasına
neden olur.
Kayaçların farklı farklı renklere sahiptir.
Kayaçların rengini, şeklini, sertliğini, dayanaklığını
içinde bulundurduğu mineraller belirler.
Kayaçların bazıları çok sert bazıları daha
yumuşaktır. Bu sertlik derecesi de içinde
bulunduğu mineralin yapısıyla ilgilidir.
Kayaçları oluşturan çok küçük
madde parçacıklarına mineral denir. Mineraller sadece
toprak ve kayaçlarda değil suyun içinde ve
besinlerde de bol bol bulunur. Altın, demir, çinko,
bakır, elmas, gümüş bilinen en önemli
minerallerdir. Yeryüzünde yüzlerce farklı
mineral çeşidi vardır.
Bazı mineraller sertlik, renk ve az
bulunuşuyla çok değerlidir. Az bulunan mineraller
çok değerlidir.
Elmas ve altın dünyada çok az bulunan
mineraller olduğu için çok değerlidir.
Bazı kayaçlar sanayide ve günlük
hayatta çok kullanıldığı için ekonomik
olarak değerlidir. Bu kayaçlara maden denir.
Madenler işlenerek günlük hayatta
kullanıma hazır hale getirilir. Örneğin,
toprağın ve kayaçların içinde yer alan demir
mineralleri toplanarak fabrikalarda
işlenirler. Böylece inşaat sanayide kullanılabilir
hale getirilirler.
Her kayaç ve mineral türleri yeryüzünün
her bölgesinde bulunmaz. Örneğin bor madeni
dünyada en çok ülkemizde bulunmaktadır.
Bor rezervinde(maden miktarı) dünyada 1.
sıradayız.
Ayrıca demir, krom, bakır, alüminyum,
fosfat, mermer, linyit, taşkömürü,
ülkemizde en çok bulunan madenlerdir.
Ülkemizde bulunan madenlere altın, bor, mermer, linyit,
taş kömürü, bakır, gümüş, cıva
ve demir madenleri örnek olarak verilebilir.
Ülkemizde hengi maden nerede çıkarılır;
Demir; Sivas, Malatya, Maraş, Bingöl,
Krom; Elâzığ, Muğla, Denizli, Bursa
Bakır; Artvin, Kastamonu; Elâzığ
Altın; İzmir, Manisa
Bor; Balıkesir, Bursa, Eskişehir, Kütahya
Boksit; Konya, Antalya, Adana, Muğla
Manganez; Zonguldak, Artvin, Denizli
Kükürt; Isparta, Denizli, Kütahya
Kurşun; Rize, Artvin, Kütahya, Elâzığ
Cıva; Konya, İzmir
Fosfat; Mardin, Kilis
Linyit; Zonguldak, Ankara, Diyarbakır,
Mermer; Balıkesir, Afyon
Ülkemiz de
birçok madeni yurtdışına sattığı gibi ihtiyaç
duyduğu diğer madenleri yurt dışından satın alır.
Madenler, sanayi başta
olmak üzere günlük hayatta birçok alanda ham madde
olarak kullanılır.
Silisyum (kum); cam ve tuğla yapımında
Bakır; Süs eşyalarında, cezve, tencere, tepsi gibi ev eşyalarında,
elektrikli cihazlarda, elektrik kablolarında, elektrik motorlarında
bakırdan yararlanılır
Altın; Bilezik, yüzük, kolye gibi mücevher ve süs eşyası yapımında, elektrik
ve elektronik sanayisinde altın kullanılır
Karbon; akü
Grafit; kurşun kalem
Kireç; alçı, tebeşir yapımında
Demir; Çatal, kaşık, tencere gibi mutfak eşyalarında,
inşaat sektöründe, köprü ve tren raylarının yapımında
ve başka birçok alanda demir kullanılır
Krom; çelik tencere yapımında
Tungsten; ışıklandırmada, lamba
Sodyum; tuz ve deterjan yapımında, pillerde
kullanılmaktadır.
Kömür(Linyit); Enerji üretiminde, sanayide, elektrik enerjisi üretiminde,
ev ve iş yerlerinde ısınma amaçlı kullanılır.
Bor: İlaç ve gübre üretimi, havacılık ve cam sanayisi, inşaat sektörü gibi
birçok alanda bor madeninden yararlanılır. Bor madeninin dünyadaki
toplam miktarının %72’si ülkemizde bulunmaktadır.
Mermer; Heykel, süs eşyası, mutfak tezgâhı, mezar taşı yapımında mermerden yararlanılır.
Gümüş; Bilezik, yüzük, kolye gibi mücevher ve süs eşyası yapımında
kullanılır. Ayrıca ayna ve diş dolgusunun yapımında kullanılır.
sanayisinde, termometre yapımında kullanılır.
TOPRAK
Yeryüzündeki kayaçların parçalanmasıyla
oluşan yeryüzünün üstünü örten ince
tabakaya toprak denir. Kayaçlar ve taşlar ısı,
sıcaklık, rüzgâr, yağmur, akarsu ve tüm canlıların
faaliyetleri sonucu aşınarak parçalanır. Bu parçalanma
binlerce yıl sürebilir. 1cm toprak ortalama
bin yılda oluşur.
Toprak,
bitkiler ve kara hayvanlarının yaşaması için
gereklidir. Toprak her bölgede farklı renkte
olabilir. Bunun nedeni içinde bulunan
minerallerin özelliğidir.
Toprağın içinde canlıların yaşamasına
imkân veren çok az hava vardır. Daha
derinlerde hava bulunmaz. Yağmur suları
toprağın içine girerek yumuşamasını ve
toprağın daha da parçalanmasına neden olur.
Köstebek, fare, yılan, tavşan, solucan ve
birçok böcek türleri toprağın aşınıp
parçalanmasını ve havalanmasını sağlar.
FOSİL
Geçmişte yaşamış canlıların kalıntılarına
ve izlerine fosil denir. Geçmişte yaşamış
canlılar (insan, hayvan, bitki) ölünce et, kan
ve deri gibi yumuşak kısımları toprak ve hava
yüzünden çürümeye başlar. Geriye kemik ve
diş, kabuk ve boynuz gibi sert kısımları kalır. Bu sert
kısımların üzeri zaman içinde toprakla,
kayaçlarla bitkilerle kaplanır. Hava ve diğer
canlıların zararlarından korunmuş olur.
Binlerce hatta milyonlarca yıl bu şekilde
toprağın altında zarar görmeden kalırlar.
Böylece fosiller meydana gelir.
Fosiller daha çok insan ve hayvan
kalıntılarından oluşur. Canlılara ait et, kan
kemik, diş, iz, deri, tüy gibi kısımlarına
kalıntı deriz. Ancak kan ve et kalıntılarına
çok az rastlanılmıştır. Bitkiler çok çabuk
çürüdüğü için bunların fosilleri genelde
kömüre dönüşürler.
Petrol, kömür ve doğalgaz suda ve
karadaki hayvanların fosilleşmesi sonucu
milyonlarca yılda oluşmuş fosil yakıtlardır.
Fosilleri incelemek bilimsel bir iştir.
Fosilleri inceleyen ve bu sayede geçmişte
yaşamış canlılar hakkında bilgiler edinmemizi sağlayan
bilim dalına paleontoloji adı verilir.
Paleontoloji bilimi ile ilgili çalışmalar
yapan bilim insanlarına ise paleontolog adı verilir.
Fosillerin oluşumu binlerce yıl sürebilir.
Canlılar öldükten sonra yumuşak kısımları
çürüyüp toprağa karışır. Geriye kalan kemik,
boynuz, diş, kabuk vb. sert kısımlar uzun süre
çürümeden kalır. Bitkilerin ise kayalar arasına
sıkışmaları sonucu izleri kalabilir. Canlı
kalıntılarının veya izlerinin üzeri zamanla taş,
toprak ve toprakta bulunan çeşitli maddeler ile örtülür.
Sıkışma ve sertleşme sonucunda canlı kalıntıları
taşlaşır ve fosiller oluşur. Milyonlarca
yıl sonra toprağın aşınmasıyla ya da
paleontologların çalışmalarıyla bu fosiller yeryüzüne
ulaşır. Fosilleri incelemek ve onlar hakkında
bilgi edinmek için paleontologlar azimle çalışır.
Yukarıdaki görselde dinazorun fosilleşme aşamaları verilmiştir.
Önce bir dinozor ölüyor. Eti başka hayvanlarca yeniliyor veya
doğal süreç içinde çürümeye yüz tutuyor. Sonra da iskeleti çamur
veya kum tabakaları tarafından çevreleniyor. Çamur yavaş yavaş
sertleşerek kayaya dönüşüyor ve kemikler fosil haline geliyor.
Zamanla kaya aşınmaya başlayınca fosil ortaya çıkıyor.
Fosiller üzerine yapılan çalışmalar yaklaşık 4.5 milyar
yaşında olan dünyamızdaki canlı hayatının gelişimini
daha iyi anlamamıza imkan sağlar. Böylece geçmişten
aldığımız bilgilerle dünyamızdaki yaşam koşulları, iklim ve
bitki örtüsündeki değişimlere, canlılarda oluşabilecek değişimlere,
yok olacak türlere ait önemli çıkarımlar yaparak önlemlerimizi ona göre alabiliriz.
Tüm gök cisimleri hem kendi etrafında
döndüğü gibi hem de kendisinden büyük
başka bir gök cisminin etrafında belirli bir
yörüngede dolanır.
Dünya’mızın hareketleri dönme ve dolanma hareketi olmak üzere iki çeşittir.
Dünya’mızın kendi etrafında gerçekleştirdiği harekete dönme hareketi denir. Dünya’mızın Güneş
etrafında gerçekleştirdiği harekete ise dolanma hareketi denir.
Dünya’nın kendi etrafındaki hareketini, bir basketbolcunun basketbol topunu parmağının
ucunda döndürmesi ile oluşan harekete, ipini çekip yere bıraktığımızda kendi etrafında
dönen topacın hareketine veya semazenin kendi etrafındaki hareketine benzetebiliriz.
Dünya’nın dolanma hareketini, kavşağın
olduğu yerlerde, taşıtların kavşak etrafında yaptığı harekete
benzetebiliriz.
Dönme Hareketi
Dünya kendi etrafında bir topaç gibi
dönmektedir. Dönüşü batıdan doğuya
doğrudur. Bunun sonucunda güneş ilk önce
doğuda görülür. Güneş; ülkemizin en
doğusunda yer alan Van, Kars, Hakkâri
illerinde görülür. Doğu illerimizde güneş
doğduğu zaman İstanbul, İzmir, Muğla gibi
batıda yer alan illerimizde ise henüz
gecedir.
Dünya’nın kendi etrafındaki dönme
süresi 24 saattir. Bu da bir güne eşittir.
Dünya kendi etrafında dönerken sırasıyla
bir yarısı gece diğer yarısı ise gündüz
olur. Dünya kendi etrafında dönerken aynı
zamanda ekseni de sürekli değişmektedir.
Bu eksen değişmesi de bir gün içindeki gece
gündüz süresini değiştirmektedir.
Ülkemizin de bulunduğu kuzey yarım
kürede kış aylarında geceler uzun, gündüzler kısa; yaz
aylarında gündüzler uzun, geceler kısadır. Örneğin: Kış
aylarında geceler 15 saati, gündüzler 9 saati,
yaz aylarında geceler 9 saati, gündüzler ise 15
saati bulabilir.
Ülkemizde 21 Mart ve 23 Eylül
tarihlerinde gece gündüz süreleri 12’şer
saat sürmektedir. Bu tarihlerde gece ve
gündüz süreleri eşittir.
21 Haziran’da en uzun gündüz yaşanır.
21 Aralık’ta en uzun gece yaşanır.
Dolanma Hareketi
Dünya kendi etrafında dönerken aynı
zamanda Güneş’in etrafında da dolanır. Bu
dolanma sonunda mevsimler meydana gelir.
Dünya, Güneş’in etrafını 365 gün 6 saatte
dolanır. Bu süreye bir yıl denir. Her yıl artan
6 saat, 4 yılda bir gün eder. Bu bir gün
de her 4 yılda bir şubat ayına eklenir. Şubat
ayının 29 gün sürdüğü yıla artık yıl denir.
Dördün katı olan yıllarda şubat ayı 29 gün
sürer.(2000, 2004, 2008 ...)
Dünya’nın Güneş etrafında dolandığı yola
yörünge denir. Yörünge hiç değişmez. Dünya
yörüngede ilerlerken bazen Güneş’e
yaklaşır, bazen de uzaklaşır.
Dünya’ Güneş’e yörüngesinden fazla
yaklaşması veya uzaklaşması Dünya’nın
sıcaklığını değiştireceğinden canlıların
yaşaması imkânsız olur.
Önemli Not: Aşağıdaki görselde görüldüğü gibi,
dünyanın yörüngesi yumurtaya benzeyen(eliptik) şeklindedir.
Dünya Güneş'e bazen yaklaşmakta, bazen de uzaklaşmakadır.
Bu durum zannedildiği üzere yaz, kış, ilkbahar ve son bahar gibi
mevsimlerin oluşmasına neden olmaz.
Mevsimlerin oluşmasına neden olan şey; Güneş ışınlarının Dünya'ya geliş
açısıyla ilgilidir. 3 Ocak tarihinde güneş ışınları; kuzey yarım küreye
eğik, güney yarım küreye dike yakın,
3 Temmuz tarihinde güneş ışınları; kuzey yarım küreye
dike yakın , güney yarım küreye eğik gelmektedir.
Bu durum kuzey ve güney yarım kürelerde neden yaz ve kış yaşandığını açıklar.
Dünya kendi etrafında dönmeseydi ne olurdu?
Gece gündüz meydana gelmezdi. Dünyanın
yarısı karanlıkta kalırdı. Diğer yarısı da
sürekli gündüz olurdu.
Bitkiler yaşayamaz, bu nedenle insan ve
hayvanlar beslenemezdi.
Hava sıcaklığı hiç değişmeyeceğinden
rüzgârlar oluşmazdı.
Dünya, Güneş etrafında dolanmasaydı neler olurdu?
Mevsimler meydana gelmezdi. Her yerinde
hep aynı mevsim yaşanırdı.
Dünyada ısı değişimi olmadığından birçok
bitki ve hayvan nesli tükenirdi.
Hava sıcaklığı hiç değişmeyeceğinden
rüzgârlar oluşmazdı.
Zaman;
Bilim insanları Ay ve Dünya’nın dönme ve
dolanma hareketlerine göre zamanı
belirlemişlerdir.
Gün: Dünya’nın kendi etrafında bir tur
dönmesine gün denir. Dünya’nın kendi
etrafında 7 tur dönmesine bir hafta denir.
Ay: Dünya’nın uydusu olan Ay’ın, Dünya’nın
etrafında bir tur dolanmasına bir ay denir.
Ay’ın Dünya’nın etrafında 1 tur dolanmasıyla
geçen süreye 1 ay denir. Ay bir yılda
Dünya’nın etrafında 12 tur atar.
Yıl: Dünya’nın Güneş etrafında bir tur
dolanması için geçen süreye yıl denir. Dünya
Güneş’in etrafında bir tur dolanınca kendi
etrafında da 365 kere dönmüş olur.