SOSYAL BİLGİLER

Ünite 6: İnsanlar ve Yönetim

BEN ÇOCUĞUM, HAKLARIMLA VARIM.

Bütün insanlar doğduklarında eşit haklara sahiptir. Beslenme, barınma, giyinme, eğitim, sağlıklı bir çevrede yaşama ve oyun oynama çocukların en temel ihtiyaçlarıdır. Bunlar aynı zamanda birer haktır. Ancak çocukların haklarından yararlanabilmeleri genellikle büyüklerin yardımıyla mümkün olabilmektedir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çocuk haklarını güvence altına almak için 20 Kasım 1989’da Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi kabul etmiştir.

Birleşmiş Milletler: Dünyadaki bütün devletlerin, insan hakları, çevre, ekonomi, savaş gibi konularda ortak iş birliği yapmak ve sorunlara çözüm bulmak için oluşturduğu bir örgüttür. Şu anda 193 ülke bu kurulda yer almaktadır.

Çocuk hakları sözleşmesi

Çocuk Hakları Sözleşmesi: Birleşmiş Milletler Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiştir. Türkiye’nin de imzaladığı bu sözleşme ülkemizde 1995 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşmeyi 142 ülke imzalamış ve imzalayan devletler çocukların en temel haklarını kanunlarla garanti altına almıştır.

Madde 1: Her birey on sekiz yaşına kadar çocuk olarak kabul edilir.

Madde 2: Bu sözleşmeyi imzalayan devletler çocukların haklarını korumak zorundadır.

Madde 6: Her çocuğun yaşama hakkı vardır. Devletler çocuğun hayatta kalması için her türlü imkânlarını kullanmak zorundadır.

Madde 7: Her çocuğa doğar doğmaz bir isim verilir ve devletin vatandaşlığına kayıt edilir. Kimlik kartı çıkarılan her çocuk vatandaşlık haklarından eşit olarak yararlanmaya başlar.

Madde 9: Hiçbir çocuk anne ve babasından ayrı yaşamaya zorlanmaz. Eğer çocuk, anne ve babasından şiddet, ihmal ve istismar görürse devlet çocuğu korumak zorundadır. Mahkeme kararı olmadıkça hiçbir çocuğun anne ve babasını görmesi engellenemez.

Madde 12: Çocuklar düşüncelerini her türlü ortamda sözlü ve yazılı olarak açıklayabilirler. Ancak açıklamalarında başkalarına hakaret ve saygısızlık yapamazlar.

Madde 14: Çocuklar dini ibadetlerini yerine getirmede engellenemez. Anne ve babalar çocuklarına dinleri konusunda yol gösterirler.

Madde 16: Çocukların kendilerine özel yaşamlarına, eşyalarına, iletişimine, yaşam yerine, onuruna, itibarına karışılamaz.

Madde 17:Çocuklar her türlü yazılı, görsel, sesli araçlarla bilgi edinme hakkına sahiptir. Ancak devlet ve anne babalar çocuğun ruhsal durumunu bozacak kaynaklardan korumak zorundadır.

Madde 20: Çocuklara anne-baba dâhil hiç kimse şiddet, istismar, ihmal, kötü muamele yapamaz. Böyle bir durumda çocuk şikâyet etme ve devletten korunma isteme hakkına sahiptir.

Madde 24: Devletler çocukların sağlıklı yaşaması için her türlü tedbirleri almak zorundadır. Çocukların dengeli ve düzenli beslenmeleri, hastalıklardan ve zararlı alışkanlıklardan korunması için çalışmalar yapar.

Madde 28: Çocukların eğitim hakkı engellenemez. Devlet çocukların en üst seviyeye kadar eğitim almaları sağlamalıdır.

Madde 31: Çocukların gelişmesi için yeterince serbest zaman tanınması ve bu serbest zamanlarda dinlenme ve oyun oynaması sağlanmalıdır.

Madde 32: Çocuklar para karşılığı olsun ya da olmasın herhangi bir işte ekonomik kazanç için çalıştırılamaz.

Tüm çocuklar haklarını bilmelidir. Hakları çiğnenen çocuklar, haklarını aramayı bilmelidirler. Haklarını bilmeyenler sürekli haksızlığa uğrarlar. Başkaları tarafından kullanılırlar. ihmal edilirler, haklarından yoksun bırakılırlar.

Çocukların haklarını korumak devletin, anne ve babaların sorumluluğu altındadır. Hakları engellenen, mağdur edilen çocuklar haklarını aramak için ilgili kurumlara şikâyet etme hakkına sahiptir.

Bütün insanlar doğduklarında haklara sahiptir.

SORUMLULUKLARIM

Özgürlükler sınırsız değildir. Bu nedenle insanlar evde, okulda, sokakta veya trafikte istedikleri gibi davranamazlar.

Herkesin kendine göre sorumluluk ve görevleri vardır. Bizim de kendimize, ailemize, çevremize, ülkemize karşı sorumluluklarımız vardır. Yaşımız ilerledikçe sorumluluklarımız da artmakta yada değişmektedir.

Sorumluluk, kişinin kendi davranışlarının sonuçlarına sahip çıkmasıdır. Sözlerinin ve eylemlerinin sorumluluğunu alan bireyler hayatın her alanında sorumluluk duygusuyla hareket ederler. Böylece kendilerine ve topluma faydalı olurlar.

Sorumluluk duygusu çocukların öz güvenini artırır. Sorumluluk sahibi çocuklar kendi ihtiyaçlarını karşılayabildiklerini gördükçe büyüklerinin yardımına giderek daha az gerek duyarlar. Böylece bağımsız davranma, karar verme ve eldeki kaynakları kullanma becerilerini geliştirirler.

Kendimize Karşı Sorumluklarımız: Kişisel bakımımızı (tırnak kesme, banyo yapma, saçlarını tarama) yapmak, sağlığımızı korumak, beslenmemize dikkat etmek, boşzamanlarımızda kendimizi geliştirmek, yeterince uyumak, vücudumuza zarar verecek şeylerden uzak durmak, verdiğim sözleri yerine getirmek...

Ailemize Karşı Sorumluklarımız: Yatağımızı ve odamızı toplamak, eşyalarımızı özenli bir şekilde kullanmak, harçlığımızı planlı ve tutumlu harcamak, aile bireylerine karşı sevgi ve saygılı davranmak, kaynakları tasarruflu kullanmak...

Okula Karşı Sorumluklarımız: Ödevlerimizi zamanında yapmak, çantamızı önceden ders programına göre hazırlamak, okul ve sınıf kurallarına uymak, okulun giriş ve çıkış saatlerine dikkat etmek, okul eşyaların özenli kullanmak.

Topluma Karşı Sorumluklarımız:Sokakta veya caddede başkalarını rahatsız edecek davranışlardan kaçınmak, apartmanda oturuyorsak balkon ve pencerelreden aşağı halı, kilim, örtü vb şeyler silkelememek,çöp atmamak, yüksek sesle müzik dinlememek, komşularımıza karşı nazik olmak, sözümüzü tutmak, aldığımız görevlerin gereğini yerine getirmek...

Devlete Karşı Sorumluklarımız: Vergilerimizi vaktinde ödemek, askere gitmek, seçimlerde oy kullanmak, kanunlara uymak...

Çevreye Karşı Sorumluklarımız: Çevremizi temiz tutmak, hayvanlara ve diğer canlılara zarar vermemek, geri dönüştürelebilir kaynaklar kullanmak, geri dönüşümü olan ürünleri ayırmak...

Kişinin kendi davranışlarının sonuçlarına sahip çıkmasına denir.

EĞİTSEL VE SOSYAL FAALİYETLER

Okul, insanın sosyalleşmesinde rol oynayan önemli bir kurumdur. Bu nedenle toplumun genç bireylerine sadece bilgi öğretmeyi değil aynı zamanda hayata hazırlayan becerileri kazandırmayı da amaçlar. İletişim kurma, kendini ifade etme, zorluklarla baş edebilme, sorunlara çözümler üretebilme, takım çalışmalarına katılma bu becerilerin bazılarıdır.

Öğrenciler okullarında çeşitli amaçlarla topluluklar kurar, ilgi, istek ve yeteneklerine uygun gördükleri topluluğun etkinliklerine katılırlar. Bu etkinliklere sosyal faaliyet denir. Bu faaliyetler sırasında demokratik hayatın gereklerini yaparak ve yaşayarak öğrenirler. Başarma, kendine güven, yeni dostluklar kurma ve kabul görme duygularını tadarlar. Sorumluluk üstlenmeyi davranış hâline getirerek toplumsal hayata daha özgür ve etkin bireyler olarak katılırlar. Arkadaşlık ilişkilerini geliştirirler. Sorumluluk bilinci gelişir. Birlikte çalışma alışkanlığı kazanılır. Boş zamanlarını değerlendirmeyi öğrenir. Bireyin kendisini, yeteneklerini ve çevresini tanımayı öğretir. Yardımlaşmayı öğretir. Demokrasinin kurallarını öğretir. Grup içinde ortak hareket etme bilinci kazandırır.

Okulda birçok sosyal etkinlikler, yarışmalar, kampanyalar, kermesler yapılır. Bu etkinliklere katılarak yardımda bulunabiliriz. Biz de kendimizin ya da başkalarının ihtiyaç duyduğu konularda etkinlikler düzenleyebilir, okulda çalışmalar yapabiliriz. Yeteneklerimizden başkalarının yararlanması için çalışmalar yapabiliriz. Tanıdıklarımızdan destek olarak onların da okulda çalışmalara katılmasını isteyebiliriz. Bu çalışmalar bizim özgüvenimizi, yeteneklerimizi, yardımlaşma ve sorumluluk duygumuzu güçlendirir. Okullarda Resim Kulübü, Spor Kulübü, Müzik Kulübü, Sağlık ve Temizlik Kulübü, Satranç Kulübü, İzcilik Kulübü, Kütüphanecilik Kulübü, Sivil Savunma Kulübü, Tiyatro Kulübü, Fen ve Teknoloji Kulübü, Fotoğrafçılık Kulübü, Gezi-Gözlem Kulübü gibi pek çok kulübe üye olabiliriz.

, insanın sosyalleşmesinde rol oynayan önemli bir kurumdur. Bu nedenle toplumun genç bireylerine sadece bilgi öğretmeyi değil aynı zamanda hayata hazırlayan becerileri kazandırmayı da amaçlar.

ÖZGÜRLÜK ve BAĞIMSIZLIK

Birinci Dünya Savaşı sona ermiş, yurdumuz galip devletlerin işgaline uğramıştı. Bu durum karşısında bazı kişi ve gruplar işgalcilere karşı direnmenin faydasız olduğunu söylüyorlardı. Bu çevrelere göre Türk milletinin, varlığını sürdürebilmesi için büyük bir devletin koruyuculuğu altına girilmeliydi. Ancak Mustafa Kemal onlar gibi düşünmüyordu.

Mus­ta­fa Ke­mal’e göre özgürlüğe kavuşabilmenin yolu bağımsızlıktan geçiyordu. Türk milleti bağımsızlığını kazanmanın yanında yönetme yetkisi anlamına gelen egemenlik hakkına da sahip olmalıydı. Bu nedenle Mus­ta­fa Ke­mal Sam­sun’a çık­tı­ğı an­dan iti­ba­ren bir yandan ülkeyi kurtarmaya, diğer yandan millî egemenliği gerçekleştirmeye çalıştı. O, bu yoldaki en önem­li adı­mı­nı 23 Ni­san 1920’de Ankara’da Türkiye Bü­yük Mil­let Mec­li­sini açarak gerçekleştirdi.

TBMM’nin açı­lı­şıy­la bir­lik­te ulu­sal ege­men­li­ğe da­ya­nan ye­ni bir Türk dev­le­ti ku­rul­muş ol­du. Yönetme yetkisini ifade eden ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yargı güçleri Türk milleti adına onun temsilcilerinden oluşan BMM tarafından kullanılmaya başlandı. Böylece Türk ta­ri­hin­de ilk defa ki­şi egemen­li­ğin­den mil­let ege­men­li­ği­ne ge­çi­ldi.

Milli Egemenlik: Bir ülkeyi yönetme, kural koyma hakkıdır. Atatürk “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’ni milletin yöneteceğini söylemiştir. Ülkemizde egemenlik Türk milletinindir. Türkiye Cumhuriyeti hiçbir ülkenin etkisi altında kalmadan istediğini yapabildiği için bağımsız bir ülkedir. Türkiye Cumhuriyeti içinde yaşayan herkes seçme ve seçilme yoluyla devlet yönetimine ortaktır. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetme hakkı (egemenlik) millete aittir. Egemenlik hakkı hiçbir kişiye, aileye, zümreye ait değildir.

Osmanlı Devleti’nde egemenlik hakkı padişaha aitti.Milletin seçme ve seçilme hakkı yoktu. Özellikle kadınların devlet yönetiminde hiçbir hakları yoktu.

Bazı ülkeler padişahlık, krallık, prenslik gibi yönetim biçimleri ile yönetilir. Bu durumda padişahlar ve krallar istediği gibi kanun ve yasa çıkarabilir. Hiç kimseye hesap vermez.

Oysa ülkemiz demokrasi ile yönetildiği için egemenlik hakkı millete aittir. Seçme ve seçilme hakkını kullanarak devleti yönetecek kişileri kendi iradesiyle belirleyerek karar verir. Milletin seçtiği milletvekilleri TBMM’de millet adına devleti yönetirler. İstediği şekilde yönetilmediğini anladığı zaman seçim yoluyla başka milletvekilleri seçebilirler. Tüm devlet yöneticileri kanunlar önünde hesap verir.

Not: Seçimle iş başına gelen yöneticiler; Cumhurbaşkanı, millet vekilleri, belediye başkanları, muhtarlar. Memur olarak atanarak iş başına gelen yöneticiler; valiler, il müdürleri (il sağlık müdürü, il milli eğitim müdürü..)... 15 Temmuz Milli Birlik ve Demokrasi Günü
Ülkemizde 15 Temmuz 2016 günü millet egemenliğini ortadan kaldırıp yerine kendi egemenliğini kurmak isteyen bir yasa dışı bir örgüt tarafından darbe girişimi yaşandı. Ancak Türk milleti sahip olduğu egemenliği kaybetmemek için bu örgüte karşı direnişe geçti. O gün 248 insanımız şehit olmuştur. Türk milletinin onurlu direnişi için her yıl o gün 15 Temmuz Milli Birlik ve Demokrasi Günü olarak kutlanır. O gün şehit olanlar anılır.

15 Temmuz Milli Birlik ve Günü olarak kutlanır.